ABOUT   AKTUELL   TEXT   ARCHIV   MEDIA   STUFF   CONTACT   KANAK TV   LINKS  
 

Kanak-Attak sinirlar üzerinden insanlara atfedilen, deyim yerindeyse besik kertmesi 'kimlikler'in ötesinde bir biraradaliktir. Kanak Attak pasaport ya da köken sormaz, pasaport ya da köken sorusuna karsi çikar.

En küçük ortak paydamiz, belirli insan gruplarinin irkçi atiflarla toplumsal, hukuksal ve siyasal sonuçlara yol açacak sekilde Kanaklastirilmasina karsi çikmaktir. Kanat Attak milliyetçilik karsitidir, irkçilik karsitidir ve etnolojik atiflardan beslenen her türlü kimlik politikasi biçimini reddeder.

Insanlari sömüren, baskilayan ve asagilayan herkese ve herseye dogrudan karsi çikiyoruz. Kanak Attak'in müdahale sahasi siyasal-ekonomik egemenlik iliskilerinin ve kültür endüstrisinin degerleme mekanizmalarinin elestirisinden Almanya'daki** gündelik hayatin olgulariyla hesaplasmaya kadar uzanir. Genel insan haklari ve temel haklardan yana çikiyor, ama ayni zamanda bir esitlik modeline bagli kalmayan ve hegemonyal bir kültüre tabiyeti reddeden bir tutumu benimsiyoruz. Dogru olan, her somut durumda müzakere edilmeli ve karara baglanmalidir.

Onyillardan beri Alman-olmayanlarin siyasal durumuna, yasam kosullarina ve gündelik hayatina isaret eden dernekler ve girisimler mevcut. Buna ragmen bu çabalar her grubun kendi cemaatiyle sinirli kaliyor. Kanak Attak lobi politikasi yapmaz, konformist göçmen politikasindan kopar; hücuma dönük bir biçim ve içerikle genis bir kamuoyuna hitap etmeyi ister. Toplumsal ve siyasal kosullarin adini koymaksizin Almanya'dan yakinan, taninma ve hosgörü dileyenlere meydani birakmamanin zamani geldi. Ne sigindiklari köseciklerini istiyoruz onlarin, ne de bizi, yani seni ve beni temsil etme hakkini gaspetmelerini kabul ediyoruz.

Diyalog Kültürünün Sonu

Kanat Attak'tan birçoklarinin burnuna sokaklarin kokusu gelse de, gettolarin çocugu degildir. Gerçi otantik ve egzotik insan malzemesi pesindeki kültür endüstrisinin iz sürücüleri böyle olsun isterlerdi... En asagidan en yukariya, Alman toplumunun günesli kismina dogru dövüse dövüse yükselen öfkeli genç göçmen figürü bu istege uygun düser. Hiddetin üretken bir kültürel ve ekonomik sermayeye dönüsmesine dair nasil da dokunakli bir neoliberal hikâye anlatilabilir o zaman: Alman edebiyati ve yerli müzik pazari için sahici bir zenginlesme! Aman gelsinler.

Kanak Attak, "yabanci yurttaslar günü" gibi müsamerelerle ve hümanist kampanyalarla diyalogun ve Kanaklarla çogunluk toplumunun barisçil ortak yasaminin tesvik edilebilecegine inanan siyaset anlayisindan kendini bilinçli olarak ayirir. Kanak Attak, hava iyiyse ve vicdan da pek bulanik degilse otomobilinin camina "Yabancilar bizi bu Almanlarla yalniz birakmayin!" çikartmasi yapistiran bu zihniyetin, çokkültürcülügün dostu degildir. Zaten bu modelin fazla savunucusu da kalmamistir. Sanki bazi belediye deneylerinden daha yüksek bir statüye erismismis, hatta hegemonik hale gelmismis gibi, Mainstream'in bazi kesimleri simdi çokkültürlü toplumun basarisizliga ugradigindan bahsediyorlar. Bu durumda asimilasyon ve tabi olma yoluyla entegrasyon talebinden de geri kalinmiyor. Kendileri o kadar açik, demokratik, melez, ironik ki zaten! Ama ya su "Ötekiler"! Kapali, gelenekçi, cinsiyetçi, mizahtan yoksun, fanatik - tek kelimeyle: fundamentalist. Elbette, göçmenlerin en büyük eksigi hosgörüdür. Ve eklemlenmek istemeyenin aydinlanmis Almanya'da** yeri yoktur. Hâkim bir pozisyonda oturarak hosgörü talep edilirken mevcut egemenlik iliskileri örtbas edilmektedir. Fazla yüksek sesli elestirilere karsi yapilan uyarilar da ayni mantigi tasir. Böylesi tepkiler hem terbiyesizcedir, bizi aydinlatanlara bakilirsa, hem de Alman çogunluk toplumunda önyargilar olusmasina sebebiyet verebilir. Ve bu, Almanya'daki irkçiligin varyantlarindan sadece birisidir. Cumhuriyetin Dogu'sunda milliyetçiler tarafindan kurtarilmis bölgelerde bir adim daha atilmaktadir: ülke yabancilardan arindirilmalidir, buna göre.

Siyasete Giris

Kanak Attak, yurttas haklarinin kismen taninmasi halinde bile tasarimlarimiza asla uymayan "yabanci" statüsüne ilke olarak karsi çikar. Herkesin pasaport ve seçme hakki gibi seyler elde etmesini halinde buranin hiç de dünya cenneti olacagina inandigimizdan degil... ama herkesin en azindan salt sbiçimsel düzlemde esit haklardan yararlanmasini zorunlu bir önkosul sayiyoruz. Nitekim yurttaslik, özellikle de gündelik sorunlarda ehemmiyetli, hatta bazan varolussal bir anlam kazaniyor. Uyusturucu kullanimi, issizlik ya da istenmeyen siyasal etkinlik karsisinda ülke disina sürülmekten korudugunu düsünün, yeter. Herkesin en azindan biçimsel-hukuksal açidan esit olmasi, toplumsal esitsizligin etkonomik nedenleri üzerine düsünmeyi ve bunlarla mücadeleyi de kolaylastiracaktir.

Son seçimlerden beri yeni bir yapi olusuyor. Çifte vatandaslik imkâni -"Hösgeldiniz yeni vatandaslar!" (Bild gazetesi)- muhafazakârlari, irkçilari ve sagcilari kizdirmak pahasina, fasizmden beri ilk defa devleti olusturan halkla gûyâ dogustan edinilen kader bagini, kan ilkesini biraz geriletiyor. Fakat -dikkat!- belirli göçmenlerin imtiyazli kilinmasi, digerlerinin dislanmasiyla birlikte gider. Kizil-yesil koalisyon, göçle, ilticayla ve kaçaklarin durumuyla ilgili sorunlari pas geçerek, illegal duruma düsenleri suçlu olarak damgalayan, istenmeyen kisileri Yabancilar Yasasina dayanarak ülkeden ihraç etme uygulamalarini sürdürerek, söyleyecegini açikça söylüyor. Bütün bunlar, nezih, tahammül edilen gruplarla arzulanmayan gruplar arasinda açik veya ince bir sinir çekilmesini sagliyor.

Vesayetçi tavirlarin listesi uzundur. Ister yasalar ve yönetmelikler biçiminde olsun, ister yaya geçitlerindeki ya da istasyonlardaki etnolojik surat denetimleri biçiminde, bunlar insanlarin mekânini ve zamanini çaliyor. Bu yerli ormanda vaka-yi adiyeden hale gelmis olan, açikça teshis edilebilir Kanaklarin bedenine, canina yönelik saldirilari bir yana birakiyoruz. Bu saldirilar sadece Tötonik yumruk hakkinin degil, daha çok devletin iltica ve ülkeden ihraç uygulamalarinin neticesidir.

Çagdas Dogallik Kabullerine, Aliskanliklara Karsi

Irkçilik Almanya'da son zamanlarda özellikle kültüralist biçimiyle kendini gösteriyor. Baska Avrupa ülkelerindeki gibi burada da Islâm farkli irkçiliklarin yansitma düzlemi olarak hizmet görmekte. 'Yabanci güçler içimize sizacak' fantazmasinin da burada bir yeri var. Biz Islâmi homojen bir ideoloji saymiyoruz. Tümüyle reddettigimiz örgütlü siyasal Islâmin gündelik din dersiyle pek az alâkasi var. Buna mukabil anti-Islâmcilik, Federal Alman toplumunun yeni yeni-irkçi mutabakatinin temellerinden birisidir. Buna dönük atiflar, basörtüsü söyleminde yogunlasiyor. Bu noktada gerici politikacilar bile ezilen kadin için duyduklari merhameti kesfediyorlar - yeter ki bu ezilmislik, ah su gerikalmis Islâmin sirtina yikilabilsin.

Mutlaka saldirilmasi gerektigini düsündügümüz bir baska irkçi düsünce unsuru, halklarin bilesiminin tesadüfe birakilmamasi, bir sekilde düzenlenmesi gerektigi tasavvurudur. Bu saçmalik öylesine yaygindir ki, Yabancilar Yasasinda da çikar karsimiza, bar kapisinda ciddi bir suratla içerdeki "dogru bilesime bekçilik eden koruma görevlisi suretinde de. Baskalarinin da nerede ve nasil yasayip nerede nasil egleneceklerine kendilerinin karar vermesinin iyi olacagina dair bir anlayis gösterenlerin dikkati de, iyi niyetli kisilerce, denetimsiz göçün meydan verebilecegi sorunlarin baskisina çekiliyor. Birilerinin "çok az", ötekilerin "çok fazla" olmasi en azindan tatsizliga yol açarmis, öyle deniyor. Biz basitçe yurttaslik haklarinin veya diger imtiyazlarin ilâve gruplara yayilmasini talep etmiyoruz; "içerde" ve "disarda" arasindaki dogalmis gibi gösterilen düzenlemeyi ve hayat imkânlarinin irkçilik tarafindan hiyerarsiye tabi tutulmasini sorguluyoruz.

Iste o kadar.

Temsil mi? Temsil!

Kanak Attak, iki sandalye arasinda oturmak gibisinden eski zevzekliklerden gina getiren ve kültürler arasinda himbil himbil 'zap' yapma saçmaligini da omurgasiz postmodern mavallar sayan, degisik toplumsal kesimlerden Kanaklara bir platform sunuyor. Kanak Attak etnik kimlik atiflarini ve rollerini, "biz" ve "onlar"i yikmak, asmak istiyor. Ve Kanak Attak bir köken meselesi ya da kâgitlarla ilgili bir sey olmayip bir tavir oldugu için, göçmen olmayanlar ve bilmemkaçinci kusak Almanlar da bu ise dahildir.

Bütün kusaklardan göçmenlerin yeni bir tavrini ortaya koymak üzere ileri çikiyoruz; müstakil olarak, yanasmacilik ve konformizm yapmadan. "Teori, politika ve sanat pratiginin bir karisimindan yararlaniyoruz. Bu sarki bizim.

Basliyor. Kanak Attak!

Kasim 1998

** Orijinal metinde de"Almanya" diye geçiyor.-ç.n.